Yine yeni bir iş beni Ardahan-Kars gibi gitmek istediğim şehirlere götürüverdi...
Kars hava alanında indik ve ilk defa Kars'ı karsız gördüm, karlı hali daha güzeldi. Hemen Ardahan'a doğru yola koyulduk. Etrafı izleyerek gittiğim bu yolun bir saat sürdüğünü otobüsten inince anladım. Bu sene tatil yapamamanın verdiği yorgunlukla bu yol o kadar tatlı geldi ki...
Sanki tatile gidiyormuşum gibi düşüncelere daldım, atasım geldi çayıra, çimene kendimi. :) Gözünüzün alabildiğine arazi ortadan bir yol geçiyor; inekler, kazlar, biraz insan, birkaç ev... serpiştirilmiş aralara.
Ardahan'da üniversite varmış, 2008 yılında kurulan bu üniversitenin 2400'ü aşkın bir öğrencisi varmış. "Her ilde bir üniversite olmalı mı ?" sorusunu sorasım geldi aniden.
Üniversiteye bir itirazım yok, orada ki arkadaşlarımızın okumasına da itirazım yok, ama o şartlarda okumasına itirazım olabilir... Daha iyi konumu olan bir yerde, daha
iyi bir üniversitede okumaları, üniversitenin sadece eğitim ile kısıtlı olmadığını bilmelerini isterim. Ama şartlar oluşmuş yada bu şartları biz seçmişiz ( yada sen %50 şansımız var ;) )
"Aza tamah etmeyen çoğu bulamaz" derler ama bu az olan şeyh bizim geleceğimizin kalitesi olunca da dokunuyor be...
Ardahan'a ilk gidişim idi. Soğukluğuna tutuldum, bir mangal havası var ki ortamda anlatmam. Gece güzel bir tur attım kendine özgü şehirde...
Dönüşte bir şelale gösterdiler bir rakı sofrası kurasım geldi ki anlatamam. :)
Dönüşte yol üzerinde bir köyde durduk fotoğraf çekelim sosyal olalım dedik, 1-2 amca ile tanıştım, 8 çocuğunun olduğunu hepsinin İstanbul'da bir işe sahibi olduğunu söyledi. Aynı zamanda 1200 tane büyük baş hayvana baktığını ve hayatının özetini 10 dakikaya sıkıştırdı anlattı. Diğer bir amcanın oğlu ise geçen sene İTÜ işletme mühendisliğini kazandığı söyleyince bizim ekibin hepsi şaşkına döndü... O arkadaşa buradan saygılarımı sunuyorum.
Kars da önceden de gittiğimiz kaz evine bir uğradık, geçen sene yediğim evelik çorbasını istedim "bu gün yok" dediler. ( ağlayarak restorandan çıktım. :) )
Erişte çorbası, sarma, kaz, turşu... yedim. Kalitesi ve lezzeti hakkında söylenecek çok bir şey yok... Oranın sahibi olan teyze aynı zaman da, dernek başkalığı yaptığını ve bu dernek ile Kars kazını yurt dışına tanıttığını ve bunlar hakkında seminer verdiğini.... anlatıda anlattı. (Süper Teyze)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder