29 Haziran 2012 Cuma

AMA...

            İnsanlar doğdukları zaman dinlerini, ailelerini, seçemiyor. Ama arkadaşlarını seçebiliyor sanırdım, güzel bir şekilde öğrendim. Ne kadar iyi niyetli yaklaşırsan birine o kadar sert bir darbe yiye-biliyormuşsun... Bu da beni daha yobaz yapıyor ama ben bu değilim ki diyorsun kendine yine iyi davranmaya  başlıyorsun. Aslında bir sonraki darbeyi bekliyordursun korkarak. Bakalım neler olacak...
           İnsanlar mümkün oldukça işlerini de kendileri seçerler sanırdım, evet doğruymuş biz seçeriz mecburiyet yada değil biz çalışmak isteriz buda bizim seçtiğimiz anlamına gelir. Ama iş yerindeki ortamı yada patronunuzu görmeden, tanımadan onları bir şey bilemeyiz. Tanıdıktan sonrada belki çok geçtir belki de başka bir iş bulamayacağımız için boyun eğmek zorunda kalırız...
           Öğreneceğim çok şey var buradan ama benden alacaklarından da korkuyorum.

güzel bir ses, şarkı
biraz umut verir insana...

Jehan Barbur - Aşk Bitti

11 Haziran 2012 Pazartesi

Piknik, Maç ve Özlem...

10 Haziran bir pikniğe gidelim dedik... 



Bizim mentör (Lucian) şef okuluna gitmiş, şef olarak çalışmış, mutfak yönetmiş. Bunları yapan adamın bir farkı olmalı ! Alet çantasını görünce kendimden geçtim. Çocuk gibi her şeyi sordum, hangi bıçak  nerede kullanılır, neden bu şekilde tasarlanmış...vs. Ama asıl çocuk olan oydu :) bıçaklarını oyuncakmış gibi kullanıyordu. 

Hızlı, nizami, sabırlı....


O çok sabırlıydı ama bizim acıkan karnımız sabırsız...


Kediler gibi yanaşmaya ve etrafında tur atmaya başladık...

İlginç bir etti....

İlginç bir et denedim, tuzlu ve kıtır kıtır... Tadı güzeldi ama bana biraz ağır kaçtı.


Domatesler için yere ihitiyacım var...! 
Pekte güzel, çokta güzel yedim. Tek bir sorun vardı patlıcanı güzel yapamadı, korkudan sesimi çıkaramadım. Abinin dexter gibi alet çantası olunca sesim soluğum kesildi. :) :)

Maviler Di Nataleile, İtalia-Spain 1-1 Eroupean Cup 2012

Piknikten sonra ofis gittik ve maç izledik. Aslında onlar pek ilgilenmiyor futbolla, benden kaçamıyorlar. Ofiste projektör ve ses sistemi bulunmakta bende sürekli maçları izlemek istediğimi söylüyorum. :)
Onları beni çağırdıklarına pişman edicem... :)

Buralar şimdilik iyi güzel, patronlarım da iyi... Ama piknik, maç izlemek bana ailemi, evimi, arkadaşlarımı hatırlattı. Özlemişim onları :'(


Bu sefer şarkı yok, şiir var... ;)

SENİ SEVMEYE GİDİYORUM
gelirken ağlamıştın orası için,
bil giderken de ağlayacaksın,
burası için....  (Ö. Asaf)




2 Haziran 2012 Cumartesi

Romanya'dan...

      Hayatımın bir bölümünü yurt dışında geçirme isteğim 3-4 ay önce gelen maille kabul gördü. Yaklaşık 1 aydır Romanya'nın  Brasov şehrinde yaşıyorum. EVS denilen gönüllülük hizmeti sayesinde hem burada yerel halka yardım edip hem de isteğimi gerçekleştirmeye çalışıyorum. Aslında İspanya, Portekiz gibi ülkeleri istemiştim yurt  dışında yaşamak için olmadı... pes ettim :) İş aramaya başladım ve Romanya'dan bir ses "gel" dedi; çok düşündüm, sordum soruşturdum, 1 sene... yaptım bir çılgınlık ve buradayım.
      İlk 15 gün küçük bir kültür şoku içindeydim. :) Her ne kadar yurt dışı görmüş olsam da 1 senenin verdiği bir gerginlik vardı üzerimde şimdi daha iyi ve daha umutluyum. :)
      Küçük küçük gezilerim oldu... Romanyayı ve Romanyalıları daha iyi tanımaya başladım. Bizden hiçbir üstünlüğü olmayan bir ülkenin Avrupa birliğine alınmasına anlam veremedim. :) İnsanlar insanlara ve kurallara saygılı bu en büyük ve tek üstünlükleri...


Sinaia'daki Kralın Kalesi
    Avrupa'nın her yerinde olduğu gibi burada da tarihi eserlere çok iyi bakılıyor.

El emeği...
     Burada el ile yapılan şeylerin değeri paha biçilemiyor demek isterdim ama her kesin bir fiyatı var. :):) 


Sibiu'dan bir kaç arkadaş edindim... :) 

İlk defa bir vaftiz töreni izledim...
  Vaftiz töreni benim için çok heyecanlı geçti. Sanki beni vaftiz ediyorlardı. :) Törenin başından 3-5 dakika kaçırdım sonrasını nefes almadan izledim.

Vaftiz töreni izlediğim kilise... 
 Bu kilisenin en önemli özelliği mimari olarak Ayasofya'ya benziyor oluşu.
  Duyduğumda inanamadım  "ne alaka..." dedim bilmiş bilmiş, ama doğruymuş.


Dracula'nın Şatosundan bir arkadaş edindim  :) 
    Gerçek şato dağların arasında yok olmuş yada çok az bir kısmımı kalmış ne... Bu şato efsanenin yaşandığı yer ve ne enteresandır ki bu efsaneyi İrlandalı Bram Stoker yazmış. :) 

Predeal  ( 1 haftalık eğitim aldığımız yer )
 Predeal Romanya'nın en meşhur kayak merkezlerinden biriymiş. Kışın ayak basacak yer yok yazın hiç kimse yok dağdan ayı iniyormuş dediler inanmadım... 

Gördüm ve inandım... :)
  Bir önceki gece bu arkadaşla karşılaşmıştık korkudan yaklaşamadım. Şehir merkezine inerken tekrar karşılaştık tüm cesaretimi topladım ve fotoğrafını çekmeye çalıştım. Aramızdaki 15-20 adımın verdiği adrenalinin paha biçilemez olduğu söyleyebilirim... :) yusufcuklar uçuştu k.çımda ama cahillik işte... :) 
  
  Şimdilik bu kadar işte daha ne olsun... Yeni insanlar, yeni tecrübeler,  yeni bilgiler... paha biçilemeyecek şeyhler beni bekliyor sanırım. Umarım bu motivasyonu kaybetmem... :):)
  Bu arada burada ki trenler çok yavaş... :)

  Vashti Bunyan - Train Song
  Audioslave      - Show Me How To Live