10 Haziran bir pikniğe gidelim dedik...
Bizim mentör (Lucian) şef okuluna gitmiş, şef olarak çalışmış, mutfak yönetmiş. Bunları yapan adamın bir farkı olmalı ! Alet çantasını görünce kendimden geçtim. Çocuk gibi her şeyi sordum, hangi bıçak nerede kullanılır, neden bu şekilde tasarlanmış...vs. Ama asıl çocuk olan oydu :) bıçaklarını oyuncakmış gibi kullanıyordu.
Hızlı, nizami, sabırlı.... |
O çok sabırlıydı ama bizim acıkan karnımız sabırsız...
Kediler gibi yanaşmaya ve etrafında tur atmaya başladık... |
İlginç bir etti.... |
İlginç bir et denedim, tuzlu ve kıtır kıtır... Tadı güzeldi ama bana biraz ağır kaçtı.
Domatesler için yere ihitiyacım var...! |
Maviler Di Nataleile, İtalia-Spain 1-1 Eroupean Cup 2012 |
Piknikten sonra ofis gittik ve maç izledik. Aslında onlar pek ilgilenmiyor futbolla, benden kaçamıyorlar. Ofiste projektör ve ses sistemi bulunmakta bende sürekli maçları izlemek istediğimi söylüyorum. :)
Onları beni çağırdıklarına pişman edicem... :)
Buralar şimdilik iyi güzel, patronlarım da iyi... Ama piknik, maç izlemek bana ailemi, evimi, arkadaşlarımı hatırlattı. Özlemişim onları :'(
Bu sefer şarkı yok, şiir var... ;)
SENİ SEVMEYE GİDİYORUM
gelirken ağlamıştın orası için,
bil giderken de ağlayacaksın,
burası için.... (Ö. Asaf)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder